• How We Do It

    How We Do It

    Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Mauris sit amet nisl lectus, id sagittis metus.

  • Easy to Customize

    Easy to Customize

    Nunc sapien risus, molestie sit amet pretium a, rutrum a velit. Duis non mattis velit. In tempus suscipit sem, et consectetur.

  • Clean Design

    Clean Design

    Class aptent taciti sociosqu ad litora torquent per conubia nostra, per inceptos himenaeos. Nam consequat risus et lectus aliquet egestas.

  • Works Everywhere

    Works Everywhere

    Nullam a massa ac arcu accumsan posuere. Donec vel nibh sit amet metus blandit rhoncus et vitae ipsum.

  • Web Development

    Web Development

    Suspendisse eleifend nulla in est euismod scelerisque. Etiam lacinia fermentum nunc id imperdiet.

  • Color Picker

    Color Picker

    Nullam tortor tellus, iaculis eu hendrerit ut, tincidunt et lorem. Etiam eleifend blandit orci.

BİLGİSAYAR DONANIMI

BİLGİSAYAR DONANIMI

Donanım bilgisayarın fiziksel parçalarıdır.


Klavye:Bilgisayara karakter girişi yapmamızı sağlar.
Monitör:Yaptığımız işlemlerin görüntüsünü bize sunan bilgisayar donanımı.
Yazıcı:Belge ve metinlerin çıktısını almamızı sağlayan birim.
Hoparlör:Sesin dışarıya verilmesini sağlayan birim.
Fare :Ekran üzerinde hareket etmemizi sağlayan birim.
Webcam: Bilgisayara görüntü eklememizi sağlayan birim.
Mikrofon:Bilgisayara ses yüklememizi sağlayan birim.
Tarayıcı :Bilgisayara sözel ve görsel belge yüklememizi sağlayan birim.
Joystick: Oyun oynamamızı kolaylaştıran birim.

Anakart :Fiberglastan (Plastiği güçlendirmek için kullanılan cam telciklerinden üretilen madde) yapılmış,üzerinde bağlantı yollarının bulunduğu levhadır. Üzerinde işlemci soketi,ram slotu,veri yolları,dahili donanım kartları bulunur.

Yonga seti :Anakart üzerindeki veri transferini denetleyen entegre devrelerdir.Bilgisayarın kalitesi,özellikleri ve hızı üzerinde çok önemli etkiye sahip birkaç bileşenden biridir. Intel, SIS .AMD gibi kendi yonga setlerini üreten şirketler vardır.                                                         

Veri Yolu:Bileşenler arasında veri transferini sağlayan yollardır.Bir veri yolunun kapasitesi bir seferde yapılabilecek veri transferini belirler.Mesela 16 bitlik bir veri yolu bir seferde 16 bit veri transfer eder.Hızlı bir veri yolu uygulamaların daha hızlı çalışmasının sağlar.Sadece iki donanımı bir birine bağlayan yola port denir.Bilgisayarlarda ISA,PCI ve AGP veri yolları bulunur.

ISA (Industry Standard Architecture):Anakarttaki uzun siyah yuvalardır.Daha hızlı olan PCI yolu geliştirildiği için günümüzde kullanılmamaya başlandı.

PCI (Peripheral Component Interconnect):Beyaz renkte ve ISA’dan kısa yuvalardır.Kartın takılıp çıkarılabileceği bir yoldur.1993’te Intel tarafından geliştirildi.32 Bit ve 33 Mhz PCI veri yolunun kapasitesi saniyede 133 mb’dir.

AGP (Advanced Graphics Port):Ekran kartı için üretilmiş bir veri yoludur.Grafikler geliştikçe PCI yetersiz kalmış ve grafik kartının doğrudan işlemciye bağlanmasına ihtiyaç duyulmuştur.32 Bit genişliği ve 66 Mhz hızındadır.Yani veri akışı saniyede 266 Mb’dir.Aynı saat hızında 2 ve 4 kat modu da vardır.

Portlar:Bilgisayara çeşitli aygıtları bağlamak için kullanılan doğrudan anakarta bağlı olan girişlerdir.


İşlemci-CPU (Central Processing Unit-Merkezi İşlem Birimi):Çoğunlukla beynidir tabiri kullanılır işlemci için yani bilgisayarda gerçekleşen bütün olayları kontrol eder.Boyutlarının küçülmesiyle bilgisayarlar da küçülmüştür.İşlemciler üzerinde milyonlarca transistörün bulunduğu silikon çiplerdir.Yani parçalardan oluşmayan entegre devrelerdir.Transistör sayısı artıkça hızı artar.Anakartta bulunur.Aritmetik ve mantıksal işlem birimi ile kontrol biriminden oluşur.

Aritmetik Ve Mantıksal İşlem Birimi (ALU-Arithmetic and Logic Unit):Temel 
matematik işlemlerini yapar ve komutları bir birine dönüştürür.İşlemcinin değerini ALU belirler.

Kontrol Birimi (Control Unit-CU):İşlem akışını düzenleyip komutların yerine getirilmesini sağlar.

Güç Kaynağı:İçinde elktrik devreler bulunan ve bilgisayarın çalışması için gerekli 
elektriği kaynaktan alıp bilgisayarın kullandığı formata dönüştüren kaynaktır.

RAM(Random Access Memory- Rastgele Erişilebilir Bellek):Geçici bellek veya sanal bellek de denir çünkü burada yapılan işlemler kaydedilmez.Bilgisayarın daha hızlı işlem gerçekleştirmesini sağlar.Çünkü normal bellekte işlem yapsaydık bunları her defasında düzenlemek temizlemek gerekecekti.

ROM (Read Onlu Memory-Sadece Okunabilir Bellek):Sadece okunabilir bellektir yani üzerinde işlem yapamayız,içindekileri değiştiremeyiz.Bilgisayar üreticisi üretirken içeriğini yazar.Bilgisayarın çalışmasına ait özel bir yapıdır.

Ekran Kartı:Bilgisayarın görüntü veren birimidir.Yonga setinde hazır bulunmakla beraber PCI ve AGP veri yollarını kullanabilir.Ekrandaki görüntü binlerce noktadan oluşur.Bu noktalara pixel denir ve bir ekranda görüntülenebilen pixe sayısına da çözünürlük denir.Pixel sayısı artıkça netlik artar.Çözünürlük,renk ve görüntü hızını da ekran kartı belirler.

Sabit Disk (Hard Disk):Bilgisayarımızdaki veri deposudur.Tüm veri ve programlarımız burada saklanır.Dönen disklerden oluşur ve veri manyetik olarak üzerlerine yazılıp siline bilir.İsteyerek silmediğimiz sürece bilgiler silinmez bu yüzden sabit disktir.

Disket Sürücü (Floppy):Disketler üzerinde işlem yapmamızı sağlayan manyetik alandır.

CD-DVD Sürücüler:CD ve DVD aygıtlarını kulanmamızı sağlayan aygıttır.

Ses Kartı:Bilgisayarda ses işlevlerini yerine getiren birimdir.

Ethernet Kartı:Bilgisayar ile ağ arasında iletişim kurmayı sağlar.

Modem Kartı:Modulatör ve demodulatör kelimelerinden oluşan modem bilgisayarları bir birine bağlamaya yarar.Modem kartı ise bilgisayara diğer bilgisayarlara bağlanma işlevi kazandırır.

TV Ve Radyo Kartı:İkisi bir kart olabilirken ayrı ayrı da olabilir.Radyo dinleme ve tv izleme olanağı sağlar.


Kesintisiz Güç Kaynağı (UPS):Bilgisayarın elektrik olmadan bir süre çalışmasını sağlar.Mesela elektrik kesintisinde bilgisayarınızın kapanmasını önler ve size verilerinizi kaydetmek için süre sağlar.


Read more

BUDA'NIN HAYATI,BUDA'NIN SÖZLERİ

BUDA (GAUTAMA BUDDHA)

Gautama Buddha asıl ismi Siddhartha Gautama olan MÖ. 563-483 yılları arasında yaşamış öğretmen ve ruhani liderdir.Türkçe Buda olarak bilinir. Buddha bir isim değil anlamı aydınlanmış,fikirsel olarak uyanmış olan bir sıfattır. Babası Suddhodana Sakya kabilesinin kralıdır.Annesi Maya Koliyan prensesidir.Gautama aile isimleriydi.Siddharta ise amacına ulaşan anlamına gelir.
Buda Budizm’in kurucusu yani Budist öğretilerin geliştiricisidir. Hayatı,söylemleri ve kuralları öldükten sonra Budistler tarafından özetlendiği düşünülmektedir.Takipçilerinin ezberlediği bilgiler ölümünden 400 sene sonra yazıya geçirilmiştir.(Yani kesin bilgiler üzerinden hareket edilemiyor.)

Budizm
Bugün dünya üzerinde 500 milyonu aşkın inananı bulunan kimilerince din olarak kimilerince felsefe olarak kabul edilen görüştür.Hindistan,Çin,Japonya,Moğolistan,Kore,Nepal,Tibet,Tayland gibi ülkelerde varlığını sürdürmektedir.Budist öğretiler meditasyon gibi içe bakış ,reenkarnasyon gibi yaşam döngüsü ve neden sonuç zinciri olan karma gibi temellere dayanır.
Dört yüce gerçekleri vardır bunlar Buda aydınlandıktan sonraki ilk vaazda dile getirmiştir.
Dukkha: Acı hayatın bir parçasıdır.
Samudaya: Acıların kaynağı isteklerdir.
Nirodha: İsteklerden vazgeçilirse acılar son bulur.
Magga: Acıların sona ermesi için gerekenler;doğru kavrama,doğru düşünce,doğru söz,doğru davranış,doğru kazanç,doğru çaba,uyanıklık ve konsantrasyon.

DETAY
Mahajanapada çağında (Büyük Ülkeler) Magadha Krallığında (milattan önce Hindistan’da varlığını göstermiş on altı Mahajanapada’dan biri) Kral Bimbisara saltanatında bir manastır kurduğu ve Bimbisara’nın halefi (ardından gelen,takip eden) Mahavira saltanatı sırasında öldüğü konusunda akademisyenlerin çoğu hemfikir.
Buda’nın hayatı Brahmin (Orta ve eski çağda tarımla uğraşan savaşçı bir topluluğun tabi olduğu Hinduizm’in (Nepal ve Hindistan’da etkili olan bir inaç ve yaşam biçimi) bir sınıfı),Ajika (mutlak determinizm (belirli kuralların var olduğunu ve bu kurallara göre yaşadığımızı öne sürer) öğretisiyle hareket eden eski çağda var olmuş okul),Jainizm (eski Hint dini,üç prensibe dayanır:şiddet yok,sahiplenme yok,mutlakiyet yok.) gibi inançların rağbet gördüğü bir zamana rast gelmiştir.

Hindistan’ın kuzeydoğusunda Nepal sınırı yakınında bulunan Lumbini’de doğmuş.Kapilavastu şehrinde hüküm süren Sakya hanedanına mensuptur.Babası Suddhodana Sakya kabilesinin kralıdır.Annesi Maya Koliyan prensesidir. Gautama aile isimleriydi. Siddharta ise “amacına ulaşan” anlamına gelir.
Efsaneye göre annesi kendisine hamile kalmadan evvel rüyasında sağ tarafında altı beyaz dişi bulunan beyaz bir fil görüyor ve on ay sonra Buda dünyaya geliyor.Sakya geleneklerine göre Prenses Maya doğum yapmak üzere babasının krallığına gitmeliydi.Buda yolda bir sal ağacının altında bir bahçede Lumbini’de doğuyor. 

Buda’nın doğduğu gün  ki bu dolunay günü olduğuna inanılıyor Budistler için Vesaka yani Buda Günü olarak Hindistan,Sri Lanka,Nepal,Tibet,Bangladeş,Endonezya,Flipinler,Singapure,Vietnam,Tayland,
Myanmar ve Malezya’da tatil olarak kabul edilir ve kutlanır.Ciddi bazı kaynaklar Buda’nın annesi Prenses Maya’nın doğumdan bir hafta on gün kadar sonra öldüğünü belirtir.Doğum kutlamaları sırasında kahin Asita Buda’nın Chakravartin (sözü evrensel değer taşıyacak büyük bir kral) veya Sadu ( kutsal adam,dini sofu, Sadular meditasyon ve tefekkür ile kurtuluşa adıyorlar kendilerini ) olacağı kehanetinde bulunmuştur.Doğumunun beşinci gününde isim töreni düzenleyen babası Brahmin (dini eğitim veren okul) okulunun  sekiz öğretmenini oğlunun geleceğini okumaları için çağırdı  hepsi çocuğun büyük bir kral veya kutsal bir adam olacağında hemfikir oldular.

Buda teyzesi Maha Pajapati tarafından yetiştirildi.Babası her ne kadar öğretmenlerden oğlunun büyük bir kral olacağı öngörüsü alsa da oğlunun büyük bir kral olması için insanların çektiği çile ile eziyetten bi'haber kalmasını ve din eğitimi almamasını istemiş.Bunun için de Buda’nın saray dışında fazla zaman geçirmesine engel olmuş.Buda 16 yaşına geldiğinde kendisiyle yaşıt olan kuzeni Yasodhara ile evlendirilmiş ve Rahula isminde bir oğlu olmuş.Buda 29 yılını Kapilavastu’da bir prens olarak geçirmiş.Babası tarafından bütün ihtiyaçları giderilmesine ve istekleri gerçekleştirilmesine  rağmen  Buda Budist kutsal kitabında maddi zenginliğin hayatın amacı olamayacağını söylemiştir.

Buda 29 yaşına geldiğinde acıyı,yaşlılığı ve  insanların çektiği çileyi kendisinden saklamaya çalışan babasının gayretlerine rağmen hayatın anlamını bulmak için eşini ve çocuğunu arkasında bırakarak  saraydan ayrıldı.
İlk olarak Rajagaha adlı şehre gitti ve sofuluk hayatına sokakta dilenerek başladı.Kral Bimbisara onun arayışından haberdar olunca ona taht (makam) teklifinde bulunmuş Buda teklifi reddetmiş fakat amacına ulaştıktan sonra (aydınlandıktan) ilk kendisini ziyaret edeceğine söz vermiş.Ardından Rajagaha’dan ayrılmış ve deneyimli din öğretmenleriyle birlikte farklı meditasyon metodları üzerine çalışmış.Fakat tatmin olmamış ve yogaya başlamış.Bundan da beklediğine erişemeyince burdan da taşındı.

Buda ve Kaudinya (Buda’nın takipçisi) liderliğindeki beş kişilik bir grup aradıkları sadelik anlayışı için yola çıktılar.Dünyevi varlıkların ki buna gıda da dahil yoksunluğu ile aydınlamaya çalıştılar.Günlük yemek olarak ölmemeleri için yetecek kadar  yaprak veya ekmek yiyip nehirde yıkanıyorlardı.Buda nehirde yıkandığın bir gün boğulmak üzere iken Sujata adında bir köy kızı tarafından kurtarıldı.
Buda Bodh Gaya,Hindistan’da pipal ağacı olarak bilinen bir ağacın altına oturmuş ve gerçeği bulana kadar kalkmamaya yemin etmiş.Kaudinya ve diğer dört arkadaşı arayışı bıraktığını ve disiplinsiz davrandığını düşünerek ondan ayrılmış.

Buda 49 gün süren meditasyondan sonra 35 yaşında aydınlandığını söyledi ve artık Buddha olarak yaşamaya başladı. Aydınlandıktan sonra Taphussa ve Bhalika adında Afganistanlı iki tüccar kardeşle tanıştı ve onlar onun ilk müritleri oldu.
Daha sonra Hindistan’ın kuzeyindeki Varanasi şehri  yakınlarındaki Deer Park  şehrine gidip birlikte arayışa çıktığı beş arkadaşına Budist olmaları için vaazda  bulundu.  Ve birlikte ilk Budist yapılanmayı (sangha) kurdular.İlk iki ayda bu beş kişi ve bunların arkadaşları ile birlikte mürit sayısı 60’ı buldu.Kassapa isimli üç kardeş ve onların öğrencileriyle sayı 1000’e ulaştı.


Buda hayatının kalan 45 yılında Ganj ovası (şuan ki Uttar,Bihar ve Nepal’in güneyi) boyunca dolaşıp her kesimden insana aydınlanma çağrısında bulundu.Yağışın çok fazla olduğu 4 ay dışında yıl boyu yolculuk etti.Ardından Kral Bimbisara’ya verdiği söz için Magadha’nın başkenti Rajagaha’ya gitti.Ve üç mevsim orda kaldı.Oğlunun döndüğünü duyan babası on kere onu Kapilavastu’ya çağırmak için delege gönderdi.Delegelerin dokuz tanesi mesajı iletmekte başarısız olup sanghaya katılıp mürit oldu.Fakat onuncusu mesajı iletmeyi başarmıştı.
Onuncu delege Buda’nın çocukluk arkadaşı ve müridi Kaludayi idi.Buda dönmeyi kabul etti ve iki ay yürüyerek babasının krallığına döndü. Kapilavastu’ya vardığında babası sarayda ziyafet hazırlamıştı.Fakat sangha şehirde dileniyordu.Bunu duyan Suddhodana Buda’ya yaklaşıp:
“Biz savaşçı bir ırkız ve avaşçılar dilenmez.” Dedi.
Buda cevap olarak:
“Bu sizin değil Buddhaların geleneği ve binlerce Buddha sadaka ile yaşıyor.”
Dedi.


Budist metinlerinde Kral Suddhodana’nın sanghayı yemek için saraya çağırdığını ve bu davet sırasında kabilenin büyük çoğunluğunun topluluğa geçtiğini yazar.
Ananda,Anuruddha (Buda’nın kuzenleri),Sariputta,Maudgalyayana ve Mahakasyapa Buda’ya en yakın beş kişiydi.Upali,Subhoti,Rahula,Mahakaccana ve Punna’nında katılmasıyla kendisine en yakın on mürit grubu tamamlanmış oldu. 50’li yaşlarında Mahavana şehrinde kalıyorken babasının öldüğü haberi üzerine Kapilavastu’ya döndü.

Budist metinlerine göre Buda kadınların varlığından rahatsız oluyordu onun üvey annesi Maha Pajapati kendisine nasıl sanghaya  katılabileceğini sormuş ve kendisi de reddetmiş. Maha Pajapati aydınlanma yolunda kararlı olduğu için etrafındaki kadınların içinde olduğu bir sangha kurmuş.

Beş yıl sonra Buda kadınları da sanghaya alıp kadın ve erkeklerin aydınlanmak için eşit kapasiteye sahip olduğunu söylemiş ama kadınlar için ek kurallar koymuş.Buda 80 yaşında öldü ve vücudu yakıldı.

BUDA’NIN SÖZLERİ
“Ne düşünürsek o oluruz.”

“Geliştirilmiş ve eyleme dönüştürülmüş bir fikir sadece var olan bir fikirden daha değerlidir.”

“Okuduğunuz kutsal sözler,söylemleriniz ile hareket edip onları geliştirmeyecekseniz onlar ne işe yarar?”

“Bu üç gerçeği öğretin:Cömertlik,nazik olma ve şefkat.Bunlar insanlığı yenileyen şeylerdir.”

“Kelimelerin yok etmek ve iyileştirmek gücü vardır.Söz doğru ve nazik olunca dünyayı değiştirebilir.”

“Benden önce bir sürü aydınlanmış insan (buddha) vardı ve benden sonra da olmaya devam edecekler.”

“Bütün insanlar aydınlanabilir ve aydın olabilir.”

“Biz bitkilerle,ağaçlarla,yağmurla ve diğer insanlarla aynıyız.Biz etrafımızdakilerden oluşuruz ve her şey ile aynıyız.”

“Etrafımızdaki şeylere zarar verirsek kendimize vermiş oluruz birine hile yaparsak kendimize yapmış oluruz.”

“Güvende olduğumuzu düşündüğümüz sürece beklenmedik şeyler olur.”

“Hiç kimse ölümden ve mutsuzluktan kaçamaz.Eğer sadece mutluluk ararsak hayal kırıklığına uğrarız.”

“Hayattaki tüm varlıklar değerlidir ve onların da bizim gibi yaşamaya hakkı vardır.”

“Geçmişte yaşamayın,geleceği kurgulamayın,sadece şuana konsantre olun.”

“Gökyüzünde doğu veya batı yoktur insanlar bunu uydurur ve bunun doğru olduğuna inanırlar.”

“Açgözlülük büyük bir hastalıktır.”

“Sizin olanla başkasını kıskandırmaya çalışmayın bu huzur vermez.”

“Kendi kurtuluşun için çalışmak başkalarına bağlı değildir.”

“Mutluluğun yolu yoktur,mutluluk bir yoldur.”

“Hayat sadece şuan yaşanabilir,şuanı kaybedersek hayatı kaybederiz.”

“Tüm acı ve ıstırabın sebebi cehalettir.”

“Bir köpek iyi havladı diye iyi bir köpek olduğu düşünülemez,bir adam iyi konuştu diye iyi bir adam olduğu düşünülemez.”

“Samimiyetsiz ve kötü arkadaş vahşi bir hayvandan daha kötüdür çünkü;vahşi hayvan bedeninizi yaralar fakat kötü arkadaş zihninizi.”

“Nefret hiçbir zaman nefretle sona ermez ancak sevgi ile son bulur bu sonsuz bir kuraldır.”

“Mümkün olduğunu düşünen yapabilir.”

“Öfke başkasına fırlatmak için kavranan bir kömür közü gibidir eline alan yanar.”

“Ben asla yapılana bakmam yapılması gerekene bakarım.”

“Bir adamın kendi zihni kendisini kötü yollara iletir düşmanı değil.”

“Kendinize karşı kazanmak binlerce savaş kazanmaktan daha iyidir.”


“Bir mum ateş olmadan yanmaz bir adam manevi hayatı yoksa yaşayamaz.”

“Hiç kimse bizi koruyamaz.Kendi yolumuzu ancak kendimiz yürüyebiliriz.”

“Dil keskin bir bıçak gibidir.Kan akıtmadan öldürür.”

“Yol boyunca iki hata yapılabilir:Ya yolun tamamı gidilmez ya da başlanmaz.”

“Şüphe alışkanlığı kadar korkunç bir şey yoktur.Dostlukları parçalar.İyi ilişkilerde bir zehirdir.”

“Bir mum binlerce mumla birlikte yanarsa ömrü kısalmaz ama saçtıkları ışık çok daha fazla olur.Mutluluk da paylaşıldıkça azalmaz.”

“Üç şey gizli kalamaz;Güneş,ay ve gerçek.”

“Sen öfkenle cezalandırmazsın fakat öfken seni cezalandırır.”




Read more

Giyotin Nedir,Ne Zaman ve Nerde Kullanıldı?

GİYOTİN
Fransız devrimi sırasında ortaya çıkan idam cezasına çarptırılanların başını kesmek için kullanılan alet.Daha sonra İskoçya,Almanya,Avusturya vb. ülkelerde kullanıldı.
Giyotini Joseph Ignace Guillotin insanların idam edilirken daha az acı çekmeleri için geliştirmiş adını da kendisinden alır.Bir doktor olan Guillotin aynı zamanda meclis üyesidir.20 Mart 1792’de Millet Meclisinde idam cezaları için kullanılması onaylandı.Ve 25 Nisan 1972’de  ilk kez Jacques Nicholas Pelletier adında bir hırsızın idamı için kullanıldı.


Fransa’da giyotinden önce soylular kılıç veya baltayla idam ediliyordu.Bununla beraber en yaygını asılma,işkence ve yakılma da uygulanıyordu.Bu yöntemler giyotine göre daha çok zaman alıyor ve insanlara daha çok acı çektiriyordu.
Bu dönemde öldürülecek kişinin ailesi cellatlara kurban acı çekmesin diye para dahi teklif ediyorlardı.

Haziran 1793-Temmuz 1794 dönemi Fransa’da terör dönemi olarak adlandırılır.Monarşi çöktükten sonra ülkenin girmiş olduğu karışıklık giyotinli idamları artırdı.Maximilien Robespierre bu dönemde hükümetin en güçlü adamlarından biri haline geldi.Devrim mahkemesi binlerce insanı giyotine sürükledi.Herkes her an idam edilebilirdi.Ulusal Jilet veya Madam Giyotin olarak da adlandırılan bu makineyle tanışmak sadece cumhuriyet karşıtı ifadesiyle bile mümkün olabiliyordu.Tahminlere göre ölü sayısı 40.000’e yakındır.1793’te XVI.Louis ve kraliçe Marie Antoniette,temmuz 1794’te de Maximilien Robespierre giyotinle idam edilenler arasına katılıyor.


Millet idamları eğlence olarak görmeye başlamış ve çocuklarıyla izlemeye gider hale gelmişlerdi ki bu eğlenceleri o kadar sık tekrarlanıyordu ki artık sıkılmaya bile başlamışlardı.
Fransa’daki son idam mahkumu Hamida Djandoubi’dir.10 Eylül 1977’de idam edilmiş ve 1981’de de idam cezası Fransa’da kaldırılmıştır.


Mucit Guillotin hakkında giyotinle öldürüldüğü iddasında bulunur ancak kendisi 26 Mayıs 1814’te doğal sebeplerden ölmüştür.Fakat aletin ve idam şeklinin kendi soyadıyla anılması kendisini rahatsız etmiş ve soyismini değiştirmiştir.





Read more

Gözlüklü Ayı

Gözlüklü Ayı
Tremarctos floridanus bilimsel adıyla bilinen gözleri etrafındaki beyaz halkalardan dolayı gözlüklü ayı denen türdür.Florida gözlüklü ayısı,Florida mağara ayısı veya nadiren kullanılan Florida kısa yüzlü ayısı da denir.

Tremarctinae sınıfı Ursidae familyasından soyu tükenmiş bir türdür. Kuzey Amerika’nın Pliyosene bölgesinden Holosene bölgesine kadar olan coğrafyada görülmüş And Dağlarının 3000 metreden yüksek kesimlerinde yaşamış otçul ayılardır.11.000 Yıl öncesine kadar kadar yaklaşık 4,9 milyon yıl yaşamışlar.
Soyları muhtemelen on bin yıl önce veya en geç sekiz bin yıl önce son buzul çağının sonunda tükenmiştir.

İlk ismi Gidley tarafından 1928’de Arctodus floridanus olarak belirlenmiştir.Fakat Kurten (1963),Lundelius (1972) ve Anderson (1980) tarafından Tremarctos floridanus diye yeniden adlandılırmıştır.




Read more

GİTARIN TARİHİ

GİTAR







Perdelerine basılarak tellerinin gerilimi değiştirilen telli ve perdeli çalgı. Tel sayısı 4 ile 18 arasında değişir fakat en bilineni ve çoğunlukla kullanılanı 6 tellidir.Ses akustik olarak veya elektriksel amplifikasyonlar üzerinden sağlanır.Belirli bir düzene göre genellikle sol el ile  tellere basmak ve sağ eli ile de telleri titretmek şeklinde çalınır.










Bundan 3300 yıl kadar önce  bir hitit ozanının telli çalgı çalarken taşa oyulmuş temsili vardır.Babil killerinde de muhtemelen gitarın atası olan bir telli çalgıdan bahsedilmektedir.
Lavta ailesinden telli ve perdeli bir çalgı olan gitarın ilk biçimi İran’da ortaya çıkmış,12. yy’da İspanya’ya götürülerek büyük ölçüde değiştirilip kullanılmaya başlanmıştır.
İspanya’da 1200’lerde Latin Gitarı ve Moresca Gitarı diye anlandırılan ve kullanılan iki gitar çeşidi vardı.14.Yüzyıla gelindiğinde bu iki türden sadece gitar olarak adlandırılmıştır.
1850’de Antonio Torres’in İspanyol gitarını değiştirerek geliştirmesinden sonra bazı gitar yapımcılarının ortaya koyduğu ilkeler daha sonra İspanya dışındaki -özellikle Alman- yapımcılar tarafından uyarlanmıştır.Bunların en önemlisi Hermann Hauser’dir.Günümüzde dünyanın çeşitli yerlerinde çeşitli gitar yapımcıları vardır.Tamamıyla Torres’in gitar şeklini örnek almasalar da özgün biçime uymaya çalışarak gitarın kökeninden uzaklaşmamayı hedefliyorlar.

Gitar yapımında kullanılacak malzemeler için bilimsel çalışmalar yapılmış ve en iyi sonucun geleneksel olarak kullanılan ağaçların verdiği görülmüştür.Ses tahtası için ladin,arkalar ve yanlar için pelesenk veya maun,perde bölümünde abanoz,sap için Küba sediri en kullanışlı malzemelerdir.Köprü genellikle pelesenkten yapılır.Arka ve yanlar için akçaağaç,çınar,algaroba ve ceviz de kullanılır;ama en iyi sonucu pelesenk verir.



Flamenko gitarının yanları ve arkası bu gitara özgü berrak sesi elde etmek için selviden yapılır.Çelik telli ,düz tepeli akustik gitarların göğsü ladinden arka ve yanları pelesenk veya maundan yapılır.Gögüs tahtası bu gitarlarda klasik gitardakinden daha yalın ve daha sağlamdır.
Hawaii gitarı diğer türlerden çok farklıdır.Göğüs üste gelecek şekilde dizlere yatırılarak çalınır ve sesin değiltirilmesi sap üstünde dolaştırılan bir kapoyla sağlanır.Hawaii gitarının farklı bir biçimi de pedallı gitardır.Bu gitarda ses düzeni pedallar aracılığıyla ayarlanır.
 (Hawaii Gitarı sağda)
GİTAR TÜRLERİ
İki genel katagoriye ayrılabilir akustik ve elektro diye;

AKUSTİK GİTAR
Kendi içerisinde birçok önemli alt kategorileri vardır.
Klasik Gitar
İspanyol gitarı olarak da bilinir.Genellikle naylon tellerivardır ve parmakla çalınır.Genişliği çalan kişinin boynunu düz tutması için yardım eder.Diğer gitar türlerine göre dize girişimi daha az ve akordu ayarlamak daha kolaydır.
Portekiz’de telleri çelikten yapılır.Brezilya’da gitara viyola denir ve yedinci telide koro halindeyken daha fazla bass elde etmek için kullanırlar.
Rönesans ve Barak Gitarı
Klasik ve flamenko  gitarların atasıdır.Fakat onlardan daha küçük,daha narin ve daha az ses çıkarır.
Flamenko Gitar
Halk Gitarı
Oniki Telli Gitar
Çoğunlukla telleri çelikten yapılır.Halk müziği,arabesk ve rock müziğinde genelde kullanılır.
Akustik gitar grubu akustik bass gitar gibi elektrik bass gitar benzeri kayıtlar yapmak için geliştirmiş ve yükseltilmemiş gitar grubunu da kapsar.
Akustik Bass Gitarları
Genellikle daha büyük benzer bir oyuk ve ahşap bir gövdeye sahip bass aracıdır.
Geleneksel elektro bass gitarlarına benzer ve 4 teli bulunur çoğunlukla.

Elektro Gitar
Elektro gitarda yarım ve tam oyuk olabildiği gibi oyuk olmaya da bilir.Katı gövdeliler (oyuksuz) amplifikasyon olmadan daha az sese sahiptir.Elekromanyetik titreşimler yama kablosu aracılığı ile veya radyo dalgaları şeklinde  amplifikatörlere iletilir.Ses diğer elektronik araçlara değişime uğrar(effekt verilir veya cihazın yapısından kaynaklı doğal değişim).
Elektro gitar çoğunlukla cazz ve rock and roll müziklerinde kullanılır.

Türleri;
Yedi Telli veya Sekiz Telli Gitar
Katı gövdeli ve yedi telli gitarlar 1980 ve 1990’larda popülerleşmişti.
Elektro Bass Gitar
Elektro gitara benzer bir yapısı var ama boynu daha uzun ve dize aralığı daha fazla.




Read more